Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sükut-u Hayal

Bazen kimse olmasın istiyorum etrafımda. En yakınımın sesi bile çok geliyor bazen. Biraz diyorum biraz sessizlik olsa.. Sonra diyorum ki; kıymet bil Ametist bak sevdiklerin yanında ama ruhum dinlenmek istiyor işte bazen. Yalnızlıktan korktuğum kadar yalnız kalmak istiyorum . Ev , öğrenciler .. Hep bir kalabalık. Aslında evde üç kişiyiz çok kişi de yok ama ne bileyim.. Şöyle bir şey istiyorum ; Kasaba gibi bir yer. Sabah kalkayım 6 gibi ( çok zor ama olsun) Yürüdüğüm sokaklarda ekmek kokuları olsun. İnsanların uyku sessizliği. Deniz kokusu gelsin sokak aralarından. Yeni açılan dükkanların sesi. Bir köpek yavrusuyla oynayayım , bir teyzeyle sohbet edeyim ama kısa. Bir çiftle göz göze geleyim kendi sevgilimde burda olsaydı der gibi. Yürüyeyim, yürüyeyim , yürüyeyim .. Sessiz. Kimse soru sormasın. Sokakta gören gülümseyip geçsin sadece. Denize karşı bir çardakta oturup yazayım saatlerce. Güneş tepeye çıkmaya başlayınca sıcak bunaltınca eyvah diyeyim ama hafif rüzgar essin

Kendimde Saptadıklarım

Geçenlerde bir mim yanıtlamıştım, kimdi hatırlayamıyorum buradaysa bir ses etsin :) Garip kişilik özelliklerimizi sormuştu yorum olarak yazmıştım ben de . Neler yazmıştım ? 1- Bir tabak yeni yıkanmış ve ıslaksa ya da içinde bir damla dahi su varsa o tabaktan bir şey yiyemem. 2-Saç kaşıma sesinden nefret ederim o yüzden beni çok iyi tanıyanlar yanımda saçlarını kaşımazlar. 3- Tatilin ilk günü erken gitmişsek ve o gün güneş batarken denize girmezsem bütün tatilimin yağmurlu  geçeceğine inanıyorum. Sonra düşündüm , bir öz eleştiri yapayım dedim başka neler var ve başladım sıralamaya. Bir kere düşüncelerden çok etkleniyorum, insanların düşüncelerinden yani bu kötü bir şey. Bunun dışında çok aceleci ve ayrıntıcıyım, bir yıl sonra olacak şeyin planını yapıyorum bazen ve bu huyum beni biraz yoruyor. Biri bana bir şeyi yap diye emir kipi kullanırsa kesin tersini yaparım. İstem dışı valla. Aşırı empati yapıyorum , sırf bu yüzden biriyle tartışınca kesin ben haksızımdır diyerek olayı k

O-bu-şu

Bazen başka kafaların içinde olmak istiyorum. Yok yok mecaz değil. Mesela x kişisinin beyninin içinde ben olsam. ( yerinde olmak deniyor buna ya niye dolandırıyorsun ametist?) Acaba neler geçiyor düşüncesinden. Meraklı bir yapım var oradan geliyor herhalde bu istek. Bakın düşünsenize bir anda başka bir hayattasınız ! Tanıdığınız kişiler farklı , anneniz , babanız. (Yine dünyaya gelsem aynı annenin babanın evladı olmak isterim o ayrı da ) Arkadaşlarınız farklı. İşiniz. Sevgiliz hatta belki kocanız. Biraz iyi olurdu belki. Çünkü biz insanlar kendi sorunlarımızı kafamızda büyütüyoruz ya başka bir kişinin yerine geçip sonra geri dönsek belki küçük şeyler olduğunu anlarız. Kendini dışarıdan izlemek gibi yani. Gece olunca beynin çok farklı çalışıyor ya. Bir de blogu biraz karışık kullanıyorum; o anda neye kafayı yoruyorsam onu yazıyorum. Kusuruma bakmayın artık. Zira kafamın içindeki labirent bazen tek viraj bazen dolanbaçlı.
Herkese hayatını film gibi izlettirmek lazım. Oturup hepimizin belki senede bir kere başa sarıp en ince ayrıntısına kadar yapıp ettiklerimizi görmemiz lazım. Başka türkü kurtulamayacak insanoğlu bu kendi yaptığı şeyleri başkasında eleştirme huyundan.

Kafamda deli sorular -1 ( neye göre seviyoruz? )

Hayatımızda kullandığımız bir sürü fiil var. En çok anlam yüklediğimiz de yukarıda yazdığım. Yok yok ! Öyle sadece sevgiliyi sevmekten bahsetmiyorum. O zaten buluttan düşen yağmura tutunup aşağı inmek gibi bir his. Çok özgür. Oldukça hafif. Derdim kelimeyle. Kimi sevip kimi sevmiyoruz acaba? Yani neye göre seçiyoruz bu kelimeyi yüklediğimiz insanları. Hiç görmedim bir grafik çizip bu taraftakiler sevdiklerim bu taraftakiler sevmediklerim diyen. Kimse yemek tarifi gibi anlatmıyor bunu. Az sadakat, bolca sabır vs diye. Eee .. nasıl oluyor o zaman neye göre ? Pragmatik miyiz , bize yararı olana mı gidiyoruz sadece. Hoşumuza giden bir şey yapınca tamam, yapmayınca yok olmadı diyoruz. Eee , hani herkesi olduğu gibi kabullenmek ? Vallahi yapamıyoruz. Aileniz dışında kimseyi olduğu gibi kabul edemiyoruz (bazen onları bile edemiyoruz) Hadi uydu diyelim kafamızdaki listenin bütün maddelerine oldu bu diyoruz. O zaman da asıl soru çıkıyor meydana.; Ne oluyorda vazgeçiyoruz o insan
Buzulların üstünden kayar gibi. Cayır cayır donarken yandım. Duman tüttü bedenim ama buz kesti çehrem kimse farketmedi. Farkettirmemek için değil miydi zaten bu uğraş ? Yaptığınızdan eminken bıruldu mu hiç içiniz ? Benim oldu. Bir anda gelen her şeyi kaybetmiş ya da kaybedecek hissi. Sakince. Kimse görmeden.

Kaçmadan dönmek.

2011'de blogum vardı. İyiydim o zaman. Çünkü döküyordum kelimeleri fütursuzca. Nerede ne olmuş beynimden akıyordu. Sonra hayat aktı, ben kaldım, yazılarım kaldı. Anlamsız yazdığım bütün cümleler terapi olmuş aslında bana sonradan anladım. Zaten neyi kaybetmeden anlıyoruz ki ? Şimdi hayat beni çok farklı yerlere getirdi ama ben geri döndüm. Kendime döndüm. Kaçtığımın kendim olduğunu bilmiyordum yazmadığımda. Şimdi öğrendim. Gören olur mu bilmem ama ben dökeceğim ya arda kalanları olsun. Hoşbuldum !